Yapay zekâ, IoT ve artırılmış gerçeklik gibi kavramların da dâhil olmasıyla sağlık sektörü hızlı bir dönüşüm sürecine girdi. Sağlık alanında dünyanın önde gelen şirketlerinden biri olarak biz de bu süreci Türk sağlık endüstrisinin önemli paydaşları ile birlikte “Sağlıkta Dönüşüm ve Yeni Dinamikler” etkinliğimizde masaya yatırdık. Etkinlikte paydaşlarımız, hastane sahipleri, kamu ve yatırımcılar başta olmak üzere sağlık sektörünün içinden 100’e yakın kişi bir araya geldi.
GE Sağlık, dünyada ve Türkiye’de görüntüleme teknolojileri konusunda ilkleri başaran bir şirket.
Meme kanseri, dünyada kadınlarda en çok görülen kanser türlerinden biri. Dünya Sağlık Örgütü’nün bildirisine göre meme kanseri vakalarının sayısı her geçen yıl artıyor. Bunda gelişmekte olan ülkelerde refah artışına bağlı olarak ortalama yaşam süresinin artması ve ilk bebeğe sahip olma yaşının yükselmesi gösteriliyor. Meme kanseri hakkında farkındalık yaratmak amacıyla her yıl Ekim ayı, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından “Meme Kanseri Farkındalık Ayı” olarak kabul ediliyor.
Günümüzde her 8 kadından 1’inin yakalandığı ve kadınlar arasında %30’luk bir oranla en çok görünen kanser türü olan meme kanseri, erken teşhis edildiğinde tedavi başarısı en yüksek kanser türlerinden birisi. Her yıl düzenli olarak yaptırılan mamografi taramaları ise bu tehlikenin erken teşhis edilmesine yardımcı oluyor ve böylece bu hastalıktan dolayı oluşan ölüm riskini de %25-30 oranında azaltıyor.
Herkes biraz ön yargılı olabilir. En azından sosyal bilimciler böyle olduğunu iddia ediyor. Makinelerin, klinisyenlerin hastalıklara tanı koymasına yardımcı olması kadar hayati kararlara rehberlik etmeyi öğrendiği yapay zekâ (AI) alanında, bu gerçekliğin karşısında durmak hiç bu kadar önemli olmamıştı. Neyse ki etik standartlar, özellikle sağlık hizmetleri olmak üzere çeşitli meslekler için yeni bir olgu değil.
Evelyn Lauder, 1993’te Meme Kanseri Araştırma Vakfı‘nı (BCRF) kurduğunda, meme kanserine yönelik bir tedavi yöntemi geliştirme konusunda ne kadar kararlı olduğunu göstermek için vakfı hiçbir sermaye ve yardım almadan açmıştı. Toplanan bağışları ise doğrudan ve etkin bir şekilde araştırmalarda kullanmayı amaçlamıştı.
70’li yaşlarda emekli bir sekreter, ara ara hafıza kaybı yaşamaya başladığında bir şeylerin ters gittiğini fark etti; çünkü demans hastası annesini de iki yıl önce kaybetmişti. Kendi durumunu 12 ay boyunca izleyip, bu süreci analiz etmeye çalışsa da pek bir aşama kaydedemedi.
Dr. Ernie Garcia, 2008 yılında kalp sağlığına önem vermeye yönelik bir yaşam tarzının ne kadar önemli olduğunun bilincinde olan 60 yaşında sağlıklı bir insandı. Göğsünde bir ağrı hissettiğinde kardiyologu endişelenmesini gerektiren bir şey olmadığı konusunda ısrar etti.