İnsan yapımı gibi durmayan bu icat, görüntüsü ve karmaşasıyla sizi biraz şaşırtabilir. GE‘nin yeni Catalyst Turboprop motoruna baktığınızda, onun dünya dışı bir yerden geldiğini düşünmeniz çok olası. Fakat bu karmaşık robot tamamen insan üretimi. Üstelik sadece görüntüsü ile değil, özellikleriyle de aklınızı başından alacak cinsten bir yapı.
Bu karmaşık, karışık ve ilk bakışta size oldukça yabancı gelen jet motoru, Prag’ın eteklerindeki beton bir hangarın içinde üretildi. Metal yatağa bağlı gri metal makine, iç ve dış sensörlerle bağlı 500’e yakın gümüş kablo ile sarılı. İçindeki sondalar, titreşim, tork ve itiş gücü gibi hayati fonksiyonlar hakkında topladığı bilgileri, hemen yanındaki penceresiz bir odada çalışan mühendis ekibine iletiyor. Bu odadaki mühendisler ise, motordan gelen verileri kontrol ediyor. Bazıları TV ekranlarından testleri izlerken, bazıları da büyük bir miksaj masası etrafına toplanan ses mühendisleri gibi, kontrol panelindeki anahtarları çevirerek, bilgisayar tuşlarına basıp maksimum verimi almak adına motoru olabildiğince zorluyor. Fantastik bir gözle baktığımızda, insanlar ele geçirdikleri dünya dışı varlığa işkence ediyor gibi görünebilir. Ama merak etmeyin, o GE’nin mühendisleri tarafından geliştirilen çılgın bir proje.
GE Aviyonik Test Mühendisi Stephen Erickson; “Dünyada böyle bir motor yok.” diyerek, Catalyst turboprop motorun eşsizliğini vurguluyor. Erickson bu iddiasında da oldukça haklı. Catalyst, 30 yıldan uzun bir süre sonra sıfırdan tasarlanan ilk yeni turboprop jet motoru olmasının yanı sıra, katmanlı imalat teknolojisi kullanılarak üretilen metal büyük parçalarla oluşturulmuş, seri üretime yönelik geliştirilen ilk motor. GEmühendisleri, geleneksel yöntemlerle üretildiğinde 800 parça kullanılarak elde edilen motorun, katmanlı imalat teknolojisini kullanarak, sadece 12 büyük parçayla üretimi tamamlamayı başardılar. Bu yaklaşım, motor ağırlığını %5 azaltmalarını ve yakıt tüketimini %1 artırmalarını sağladı. Bu tekniğin aynı zamanda ekibin de gelişimini hızlandırdığını söyleyen Catalyst programının genel müdürü Gordie Follini, “İki yıl içinde hayalden gerçeğe dönüştü…” diyerek bu gelişmeyi tanımlıyor. Normal üretim döngüsünde çalışan bir motor elde etmek, genellikle iki kat daha uzun süre alıyor ve elde edilen motorun geliştirilmesi 10 yıla kadar uzayabiliyorken, katmanlı imalat tüm bu üretim döngüsünü kısaltmaya yardımcı oluyor.
Ancak Catalyst’in yenilikleri sadece katmanlı imalat ile sınırlı değil. Catalyst motorlarında aynı zamanda FADEPC adı verilen, jetlerde yaygın olarak kullanılan fakat daha önce ticari turboprop uçaklarında hiç kullanılmamış, tam yetkili dijital motor ve pervane kontrolü sağlayan spor teknolojisi kullanılmaktadır. Temel olarak motorun dijital beyni olan teknoloji, pilotların uçağı üç kol yerine sadece tek bir kolla kontrol etmesini sağlıyor. FADEPC, turboprop uçaklarının uçmasını oldukça kolaylaştıran bir teknoloji. Öyle ki, GE’nin FADEPC teknolojisini geliştirmesinde yardımcı olan, Havacılık ve Uzay Mühendisi Simone Castellani’ye göre; bu teknolojiyle her şeyin otomatik olarak yapılabilmesi sayesinde, artık kendi annesi bile bir uçağı havalandırabilir. Uçak kullanmak, artık uçan bir Scooter kullanmak kadar kolay.
Bu çılgın, dünya yapımı motorun kullanıldığı bir yolcu uçağı henüz yok. İlk Catalyst turboprop motor ile çalışan uçak, Textron Havacılık’ın yeni lüks iş uçağı Cessna Denali olacak. Fakat çok kısa bir süre sonra, biz dünyalılar bu fantastik motorlu uçaklarla gökyüzünde süzülüyor olacağız.