Teknolojideki gelişmeler; sağlık, ulaşım, sanat, ekonomi gibi pek çok alanda hayatımıza dokunmaya devam ediyor. Peki, teknoloji bugün geldiği nokta itibarıyla 2018’de insanlığa ne gibi katkılar sağlayıp, yenilikler sunacak? Bu yıla dair tahminlerde öne çıkan yapay zekâ olgusu, günlük yaşantımızı, alışkanlıklarımızı ve ihtiyaçlarımızı nasıl etkileyecek? İngiltere merkezli küresel inovasyon kuruluşu Nesta’nın, 2018’de öne çıkacak 10 teknoloji trendi tahminini sıralayarak bu sorulara cevap aradığı çalışmasına birlikte göz atalım.
1. Drone’lar Fayda Taşıyacak
Teknolojideki son gelişmeler sayesinde daha uygun maliyetli bir hal alan drone’ların kullanım alanları gitgide genişliyor. Pek çok şirketin iddiasına göre, toplum düzeninin sağlanmasında dahi kullanılacak olan drone’ların yaygınlaşması, yeni altyapı ve sistem düzenlemelerini de zorunlu kılacak. Nesta’dan Olivier Usher, drone teknolojisinin 2018 yılında toplumsal yaşama fayda sağlayacağını ve toplumun önceliklerini gözetecek şekilde geliştirileceğini söylüyor. Nesta’nın kısa bir süre önce gerçekleştirdiği araştırmasına göre, insanların drone’lara yönelik görüşü henüz şekillenme aşamasında ve bu teknolojinin potansiyeli hükümetler tarafından bile henüz yeni keşfediliyor. Bu sebeple, drone’ların kullanım alanlarının genişletilmesi ve buna yönelik altyapı çalışmalarının yönünün belirlenmesi için İngiltere ve ABD’de iki ayrı proje yürütülüyor.
2. Sanat Çevrelerinin Yeni Yıldızı: Yapay Zekâ
Şu ana kadar cilt kanserini teşhis etmek ya da şiir yazmak gibi işlerin üstesinden gelen yapay zekâ, 2018’de yaratıcılık becerisini geliştirecek. Autodesk’in Dreamcatcher adlı CAD projesi ve Google Brain’in Magenta projesinin yapay zekâ sentezleyicisi Nsynth, bu alandaki öncülerden. Derin öğrenme kabiliyeti sayesinde, insanların tasarlamış olduklarının ötesini kendi hayal gücüyle keşfedebilecek olan yapay zekânın, sanat sahnesinde kendine yer edinmesi hiç de uzak görünmüyor. Yaratıcı zekâ özelliğini başka bir türle paylaşmanın eşiğindeki insanoğlunun, sanat alanında dünyanın en prestijli ödüllerinden biri sayılan Turner Ödülleri’ndeki yeni rakibi bir makine olabilir.
3. İnternet Yeşilleniyor
Zaman, para ve enerji kazanmak için her gün kullandığımız akıllı nesneler, geri dönüşümü imkânsız olan sınırlı kaynaklarımızı tüketiyor. Üstelik teknolojik araştırma ve danışmanlık şirketi Gartner’a göre, 2020’ye gelindiğinde dünya genelindeki akıllı nesnelerin sayısı 21 milyarı bulacak. İnternete güç sağlayan altyapının, bunu yaparken dünya elektriğinin yüzde 15’ini kullandığı tahmin ediliyor ve yılda 50 milyon ton e-atık üretiliyor. Bitcoin işlemlerinin her yıl tükettiği enerji, İrlanda’nın toplam enerji tüketiminden fazla. Veri merkezlerinin enerji tüketimi ise Avrupa’nınkinin üçte biri kadar.
İnternetin ve “çevrimiçi” yaşamın çevre üzerindeki olumsuz etkileri, Facebook ve Google gibi teknoloji devlerini veri merkezlerini karbon nötr yapmaya iterken, ülkeleri de harekete geçiriyor. Çin örneğinde olduğu gibi, Bitcoin madenciliğinin sınırlandırılması gündeme gelebilir. İngiltere’de bozuk elektronik cihazları kurtaran “onarım kafeleri” yaygınlaşıyor. Artan farkındalıkla birlikte, geri dönüştürülmüş ya da çevreye asgari düzeyde zarar verilerek elde edilmiş malzemelerden üretilen cihazlar daha fazla ilgi çekiyor.
4. Akıllı Makinelere Kılavuzluk Etmek
Yapay zekânın geçtiğimiz birkaç yılda kaydettiği hızlı ilerleme, tüm dünyada hem heyecan uyandırdı hem de bilinmezliği ve sınırsızlığıyla endişeye yol açtı. Bu sebeple ülkeler 2018’de, yapay zekânın güvenli ve etik kullanımının önünü açacak düzenlemelere, politikalara yönelecek. İngiltere hükümeti, 2017’nin Kasım ayında kurduğu Veri Etiği ve İnovasyon Merkezi’nin Genel Veri Koruma Tüzüğü’nü (GDPR) kişisel verilerin güvencesi sağlanacak şekilde hazırlamıştı. Bu alanda belirli prensipler çerçevesinde sağlıklı sınırlar belirlemek, 2018’de ülkelerin öncelikli gündemleri arasında olacak gibi görünüyor.
5. Teknoloji Devleri, Sağlık Alanına Göz Dikiyor
NESTA’nın tahminine göre, 2018 yılında küresel bir bilişim şirketi, verilerde insanların tespit etmekte zorlanacağı bulguları yakalayan ve sağlık algoritmalar oluşturabilen bir sağlık hizmetleri sağlayıcısı satın alacak. Bu da sağlık sisteminin yükünü hafifletmeye ve insanların sağlık durumları hakkında daha doğru bilgi sahibi olmasına yardımcı olacak. Son yıllarda çok büyük yatırımların yapıldığı bu alandaki temel sorunların başında; verilere erişimdeki güçlük, düşük veri kalitesi ve yanlış veri türüne sahip olunması geliyor.
6. Akıllı Politika İçin Simülasyon
Simülasyonlar, önceden hükümetlerin sağlık ve savunma alanlarında kullanılıyordu. 2018’de ise simülasyonlardan; politika yapıcıların eğitimi, yeni uygulamalara dair düzenlemelerin öngörülüp belirlenmesi ve inovasyon sistemlerinin tasarlanıp uygulanmasında faydalanılacak. İngiltere’deki Ulusal Altyapı Komisyonu, gelecekteki çalışmalarında simülasyona daha geniş yer vereceğini açıkladı. Simülasyon; küresel ısınma, psikiyatri ve göç gibi tüm dünyayı ilgilendiren kritik konulardaki belirsizliklere ve öngörülmesi güç aksaklıklara karşı, daha kapsayıcı politikaların geliştirilmesi sürecine de katkıda bulunacak.
7. Tüketici Verisine Düzenlemeler Geliyor
Verinin küresel ekonomide kendine sağlam bir yer edinerek büyüdüğü son 20 yılın ardından 2018, düzenleyicilerin veriyi nasıl değerlendirecekleri üzerine çalıştığı bir yıl olacak. İngiltere ve Avrupa Birliği tarafından ilk yasal adımları atılan açık bankacılık, başka ülkelerde de sıkça duyulan bir kavram olacak. Müşterilerin gelişmiş ve güvenilir bir altyapı üzerinden kendi verileri hakkında söz sahibi olabildiği bu yeni bankacılık sistemine tam adaptasyon zaman alacak gibi gözüküyor. Buna rağmen 2018’de yürürlüğe girecek olan Genel Veri Koruma Regülasyonu (GDPR) gibi kapsamlı düzenlemeler çok fazla beklemeyeceğimizin habercisi niteliğinde.
8. Paylaşım Ekonomisinin Yapıcı Yıkımı
2016’da ortaya çıktığında alışkanlıkları ve tercihleri dönüştüren paylaşım ekonomisi, 2018’de kendi içinde yeniden yapılanmaya gidecek. Geçimini Uber ve Airbnb gibi paylaşım ekonomisini oluşturan farklı platformlar üzerinden sağlayanlar, birlikte hareket ederek mevcut sistemin iki ana dinamiğini yeniden tanımlayacak; kooperatiflerin kurulması ve organizasyon. Öte yandan bu yeni yaklaşımın hedefi, belli şirketlerin daha fazla yatırım almasını sağlamaktan ziyade; finansal, toplumsal açıdan devamlılığı mümkün seçenekler sunmak ve insanların birlikte değer yaratıp kârı daha adil paylaştığı bir düzen oluşturmak.
9. Ulus Devletin Yerini Sanal Devlet Alıyor
Dünyada siyaset ve ekonomi gibi alanlardaki büyük değişiklikler, teknolojinin de etkisiyle ulusal aidiyet duygusuna yeni bir yön veriyor. 2018’de dünya genelinde ulus devlet kavramının bildiğimiz anlamını yitirmesine ve vatandaşlık olgusunun sanallaşmasına tanıklık edeceğiz. Ülkelerin coğrafi sınırlar bağlamında değilse de ulus olarak küçüleceğini söylemek yanlış olmaz. Estonya, bu dönüşümde öne çıkan ülkeler arasında yer alıyor. Ülke, dünyanın herhangi bir yerinden olup, belli koşulları yerine getiren herkese dijital kimlikle birlikte e-vatandaşlık veriyor ve Estonya’da iş kurma imkânı tanıyor. Ayrıca Blockchain tabanlı Bitnation teknolojisi de 2014’ten beri coğrafi sınırları gözetmeksizin bilinen anlamda devlet hizmetleri sunuyor.
Bu vatandaşlık modellerinin yaygınlaşması, geleneksel vatandaşlık anlayışını dönüştürürken; birden fazla ülkenin vatandaşı olmanın ya da alınan hizmete göre vergilendirmeye tabi tutulmanın da önünü açacak. Bu alandaki çalışmalara hız veren Amazon gibi online devler ve Azerbaycan’ın da aralarında bulunduğu ülkeler, bu yeni dijital dünya düzenine hızla adapte olunacağına işaret ediyor.
10. İç Dünyalara Yakın Takip
Eski çağların fiziksel takibi, şimdilerde insanların duygu durumunun ve ruh sağlığının denetlenmesi olarak karşımıza çıkıyor. Toplumsal anlamda pek çok fayda sağlayabilecek olan bu teknolojinin istismar edilmesi de muhtemel bir durum. Örneğin: intihara meyilli bireylerin ya da özgüven problemiyle boğuşan gençlerin, yapay zekâ destekli programlarla tespit edilmesi, yaşanabilecek tatsız olayların önünü almada büyük önem taşıyor. Öte yandan bakacak olursak, aynı teknolojiyle elde edilen bilgiler, sosyal medya platformlarında ya da dijital ortamlarda reklam verenlerin manipülasyon ile kazanç sağlamasını da mümkün kılabilir. Bazı şirketler ve Slack gibi kurum içi iletişim araçları, daha şimdiden çalışanların o anki duygu durumunu ya da konuşma esnasındaki modunu tespit eden programlardan faydalanıyor.
Söz konusu teknolojilerin, 2018’de sosyal ve kurumsal anlamda hayatlarımıza daha fazla gireceği aşikâr. Gelecek dönemlerde, bu teknolojilerin kullanımının etik yollardan sağlanması için gereken altyapıyı ve bilinci oluşturabilmek önem kazanacak.