Skip to main content
×

GE.com has been updated to serve our three go-forward companies.

Please visit these standalone sites for more information

GE Aerospace | GE Vernova | GE HealthCare 

header-image

Sürdürülebilirlik ve Yeşil Anlaşma Çağı

May 11, 2020

Dünya uzun zamandır benzeri görülmemiş bir dönüşüm döneminden geçiyor. İnternetin ezberleri bozması, 2010’lu yıllarda iş stratejilerini yeniden şekillendirerek Dördüncü Sanayi Devrimi’nin tüm dünyaya yayılmasını sağladı. Bu kapsamda nesnelerin interneti, büyük veri, yapay zekâ gibi yepyeni devrimsel gelişmeler şirketlere, dünyaya ve tüm toplumlara yeniden şekil vermeye başladı. Ancak dünya bir yandan teknolojik devrimin meyvelerini toplarken, eş zamanlı olarak çok ciddi problemlerle boğuştuğu bir dönemi de yaşıyor. Üstelik bu problemlere beklenmedik bir hızla pandemiye dönüşen Koronavirüs salgınının getirdiği belirsizlik de eklendi.

Pandeminin gündeme gelmesiyle beraber, küresel iklim değişikliği tehdidine yönelik farkındalık da artmaya başladı. Bu dönüşümün, küresel iklim değişikliğinin yaratacağı ekonomik, toplumsal ve kültürel paradigma değişimi olacağını söyleyebiliriz. 2019’un Eylül ayından sonra Avustralya’da meydana gelen yangınların da gösterdiği gibi küresel sorunlarla bir arada yaşamanın “yeni normal” olduğu bir iklim çağının kapısındayız.

Azeem AzharExponential Review’da yayınlanan çarpıcı analizinde “Son yüzyıl içinde insanlık nüfusu 4,1 kat artarken, kişi başına küresel GSYH’yi satın alma paritesi (PPP) temelinde 5,7 kat artırdık. Bir iklim felaketi bu basit yönelimi keskin bir şekilde tersine çevirebilir.” diyor. Pek çok ekonomist ve toplumbilimci gibi 2020’lerde iklim değişikliğinin ağır basan bir konu olacağını dile getiren Azhar’ın daha şimdiden haklı çıktığı söylenebilir, zira temiz enerji konusunda dünya çapında bir uzman olan Michael Liebreich’ın salgından önce öne sürdüğü gibi dünya eski alışkanlıklarını sürdürdüğü takdirde önümüzdeki 10 yıl içinde küresel emisyonun zirve noktasına ulaşacak.

Dünyanın yaşadığı ekonomik kriz ve küresel iklim değişikliğinin yarattığı tahribat, 2019’da tüm dünyada önde gelen fikir insanlarının üzerinde kafa yorduğu yeni bir politik hareketin tohumlarını attı: Adını Roosevelt’in Green Deal programından alan Yeşil Anlaşma. (New Green Deal – 1933’te Roosevelt’in Green Deal programına atıfla bu isim verildi.) ABD Kongresi’nde Demokratlar Yeşil Yeni Anlaşma programı için özel bir komite kurulması amacıyla harekete geçti. Avrupa’da ise 21’inci Yüzyılda Kapitalisimli kitabı milyonlarca satan Thomas Piketty’nin başını çektiği hareketin yayınladığı “Avrupa’nın Demokratikleşmesi için Manifesto”yu imzalayanların sayısı 110 bini aştı. İtalyan ekonomist Mariana Mazzucato ve Venezuelalı yazar Carlota Perez yeşil büyümeyi teorileştirdiler. İki yazar bildirilerinde şöyle diyor: “Yeşil büyümenin içine ekonominin giderek ve tamamen dönüşmesi, bir önceki devrime ait kitlesel üretim ve tüketim kalıplarının tersine çevrilmesi, üretim ve sürdürülebilirliği geliştirecek, karbon salınımını azaltacak ama herkes için yaşam kalitesini artıracak yaşam tarzına yönelik geniş çaplı inovatif değişimlerin uygun maliyetli ve kârlı kılınması girer.”

İklim değişikliğiyle mücadeleye verilen önem, küresel merkez bankalarını da harekete geçirdi. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, Avrupa Parlamentosu’nda ve medyada yaptığı son açıklamalarda iklim risklerinin Merkez Bankası’nın ciddiyetle eğildiği bir konu olduğunu, para politikaları hedeflerine iklim değişikliğiyle mücadelenin de eklenebileceğini söyledi.

Tüm bu derin etkileri yaratacak küresel iklim değişikliğiyle mücadelede en büyük gücümüz yine teknoloji ve inovasyon olacak. Özellikle yenilenebilir enerji kaynakları alanında yaşanan çarpıcı gelişim umut verici. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) yeni bir raporuna göre, bu alanda yakın gelecekte daha çarpıcı bir gelişme bizi bekliyor. IEA, yenilenebilir enerjiye dayalı enerji üretimi için küresel kapasitenin 2019 ve 2024 yılları arasında yüzde 50 büyüyerek 1.200 gigawatt’a ulaşacağını (yaklaşık olarak ABD’nin tüm güç kapasitesi) öngörüyor. 

Sürdürülebilirlik temelli pek çok ürün ve hizmeti ile bugün konuşulan pek çok sorunun çözümüne inovatif katkılar sağlayan GE; yenilenebilir enerji, rüzgâr türbinleri ve dijital şebeke alanlarında ürün, hizmet ve çözüm geliştirmeye son hızla devam ediyor. Avustralya’nın en büyük rüzgâr santrali GE iş birliğiyle kuruldu. Santraldeki 123 rüzgâr türbini 453 MW enerji üretiyor. Rüzgâr çiftliği 260 bini aşkın konutun enerji ihtiyacını karşılıyor ve karbondioksit emisyonunun yılda 1.180.000 ton azaltılmasını sağlıyor. 

California Salinas Vadisi’nde 100 kilometrelik bir alana yayılan üzüm bağları olan Scheid Ailesi de, GE rüzgâr türbinleriyle hem tasarruf etti hem de çevrenin korunmasına katkıda bulundu. 1,85 megawatt’lık türbin, enerji giderlerinin yılda 50 bin dolar azalmasını sağladı. Rüzgârlı günlerde çevredeki 125 evin ihtiyacını da karşılayacak kadar enerji üreten türbin, bugüne dek 4,65 milyon kilowatt saat enerji üreterek, 3.645 ton karbondioksit emisyonunun önüne geçti.

Bir başka gelişme; Fildişi Sahili’ndeki Azito Energie S.A.şirketinin GE ile Predix Varlık Performans Yönetimi kurulumu konusunda anlaşmaya varması oldu. GE’nin Predix Varlık Performans Yönetimi sistemi, santraldeki gaz türbinlerinin performansını artırarak enerji üretimini 15 MW artıracak ve 20 bin konuta enerji sağlayacak. GE’nin dijital çözümleri enerji verimliliğini artırarak şirketin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasında önemli bir rol oynayacak. 

GE, enerji verimliliği sağlamaya yönelik sürdürülebilir ürün ve hizmetleri sayesinde ABD Enerji Bakanlığı’nın INCITE programına seçilen 47 şirketten biri oldu. Program kapsamında GE’nin dünyaca ünlü akışkanlar dinamiği ekibi, dünyanın en güçlü süper bilgisayarlarını kullanarak gaz türbinlerinin performansını ve yakıt tasarrufunu artırmanın yollarını araştıracak. Süper bilgisayarlar çok daha verimli ve enerji tasarruflu jet motorlarının üretilmesinin de önünü açacak. GE ayrıca bu yıl Hindistan’ın Gujarat eyaletinde 300 MW’lık bir rüzgâr çiftliği kuracak. 1.7 MW’lık 112 türbinden oluşacak çiftlik, 1.3 milyon kişinin enerji ihtiyacını karşılayacak. Proje, Gujarat yönetiminin enerji üretiminde yenilenebilir kaynakların payını 2021’e dek yüzde 17’ye çıkarma hedefine ulaşmasında önemli rol oynayacak.