Skip to main content
×

GE.com has been updated to serve our three go-forward companies.

Please visit these standalone sites for more information

GE Aerospace | GE Vernova | GE HealthCare 

header-image

Son Dakika: Bu Mühendis Tıbbi Cihazların Korkulu Rüyası!

February 02, 2020

Normalde çok güleç bir insan olan Rami Koivunen, fazlasıyla mütevazı şakalar yapmayı da seven bir kişiliğe sahip. Ancak üzerinde çalıştığı cihazların dili olsa, düğmelerine basmak söz konusu olduğunda bu Finlinin aslında hiç de eğlenceli olmadığını itiraf edebilirler.

Koivunen ve GE Sağlık ekibi, Helsinki’de tıbbi izleme monitörlerinin cihazlarının iyi olduklarını kanıtlamaları gereken bir yüksek teknoloji eğitim kampında görevliler. Renkli ekranlara sahip ve hiç susmayan bip sesleri çıkaran bu cihazlar, tipik olarak hastanelerdeki hasta yataklarında, yoğun bakım ünitelerinde veya ameliyathanelerde bulunuyor. Nabız, kan basıncı, kandaki oksijen oranı ve diğer hayati belirtileri izleyip doktorların ameliyat sırasında hastaları hayatta tutmasına ve iyileşme sırasında izlemesine yardımcı oluyorlar. GE’de, bu sistemlerin dünyadaki en büyük üreticilerinden biri.

Koivunen‘in yaptığı işin temelinde, yeni cihazların ve yazılımların sahada karşılaşabilecekleri en beklenmedik sürprizlerle bile başa çıkabilmesini sağlamak yer alıyor. “Test sırasında bulduğumuz sorunlardan bazıları çok karmaşık olabiliyor” diyor Koivunen ve ekliyor:”Ama çalışma arkadaşlarıma her zaman şunu söylüyorum: Teslim tarihleri ikinci planda, hastalar her zaman önce gelir.”

Bunu yapmanın yolu ise monitörlerin fazlasıyla acı çekmesini sağlamaktan geçiyor. Bu nedenle Koivunen ve meslektaşları, her yeni model ve yazılım yükseltmesini, cihazların işlevlerini yerine getirdiğini ve insan hatasından hiçbir şekilde etkilenmediğini kanıtlamak için tasarlanmış akla gelebilecek ve hayal bile edilemeyecek tüm senaryoları deniyor. Koivunen gülerek, “Bir şeyleri bozmaya çalışıyorsunuz ve başarılı olduğunuzda işinizle gurur duyuyorsunuz.” diyor.

KoivunenGE Sağlık Finlandiya genel merkezinin dördüncü katındaki cam duvarlı bir odada bu cezalandırma işini yapmak için bir grup test görevlisi çalıştırıyor. Yakın zamanda çalışanlardan biri, monitöre yaptığı bir testle herkesi ters köşeye yatırdı. “Mühendislerimizden hiçbiri, bir veri bağlantı noktasına video konektörü takmayı düşünecek kadar kötü değil” diyor Koivunen“Ama test görevlilerimizden biri, “Takılabiliyorsa neden takmayalım?” dedi.

Koivunen, yüklenicilerin “zayıflığı tespit etmek ve bundan faydalanmak için bu özel bir çaba gösterdiğini”söylüyor. “Test görevlilerin de aynı şeyi yapmasını istiyoruz. Monitörün içine bir çatal sokabilir veya monitörü dondurucuya koyabilir ve ne olduğunu görebilirler. Cihazları hayal bile etmek istemeyeceğimiz yollarla bozmaya çalışıyorlar, böylece bir tasarım problemini potansiyel olarak ortaya çıkarabiliyor ve düzeltebiliyoruz.”

Cihazları her yönüyle kontrol etme konusunda paranoyak olmak için Koivunen’in bir nedeni var: Son kullanıcıların cihazları bazen beklenmedik şekillerde kullanmaya çalıştıklarını söylüyor..

Keşif testi, örneğin yeni bir elektrokardiyogramın (EKG) hastane odasına giderken tamamlaması gereken zorlu bir yolculukta atılan adımlardan sadece biri. Her cihaz, iç tasarım kontrollerini geçmek için 10.000 kadar test senaryosunu ve düzenleyici devlet kurumlardan bir onay damgası kazanmak için zorunlu testleri başarıyla gerçekleştirmeli.

PC Image

Görevi kapsamında tıbbı monitörleri test eden GE mühendisi Rami Koivunen, “Bir şeyleri bozmaya çalışıyorsunuz ve başarılı olduğunuzda işinizle gurur duyuyorsunuz” diyor.

Yakındaki bir hastaneden gelen hemşireler bir öğleden sonra Koivunen‘in laboratuvarına girip makineleri özel izleme protokolleriyle alabiliyorlar. Amaç ise, hastanın nabzı belirli bir eşiğe ulaştığında bir EKG monitörünün uyarı vermesini sağlamak. “Hemşirelerin neler yapabileceğini taklit etmeye çalışıyoruz ve bu süreçte hiçbir şeyin bozulmadığından ve her şeyin tasarlandığı gibi çalıştığından emin oluyoruz” diyor Koivunen. “Bu adım son derece önemli. Bu, düzenleyici kurumlara göstereceğimiz kanıtların bir parçası.”

Diğer testler ise simüle edilmiş hastalara ait hayati girdilerle otomatik olarak gerçekleştiriliyor. Örneğin Koivunen‘in ekibi, tıpkı yaramaz bir çocuk gibi, monitör düğmelerine rastgele basan bir yazılım geliştirdi. Koivunen, b”Bunu bir kişinin 24 saat boyunca yapmasının oldukça sıkıcı olacağını söylüyor. Ama bunu günün her saatinde çalıştırabileceklerini dile getiren Koivunen monitörlerin molaya ihtiyacı olmadığını belirtiyor. 

Kasım ayında yapılan bir ziyarette test laboratuvarı, bir dizi rastgele görevle çalışan ve sesleri asla kesilmeyen alarmlarla uyarı veren çok sayıda hasta simülatörü ve cihazla dolduruldu. 

Önceden yeni bir izleme yazılımını veya tasarımını manuel olarak test etmek altı ay kadar sürüyordu. Ancak ekip, test protokollerinin yaklaşık %35’ini otomatikleştirdikten sonra test süresini birkaç haftaya kadar düşürmeyi başardı.

Robotik testler, ekibin ürün geliştirme sırasında fikirlerini test etmesi için tasarımcılar ile yakından çalışmalarını ve tasarım sürecinin ilk aşamalarında problemlerin tespit edilerek ortadan kaldırılmasını sağlıyor. “Bu problemler başta küçük ve önemsiz gibi görünebilir ancak sonradan çok büyük sorunlara yol açabiliyor” diyor Koivunen“Bu çok büyük bir değer sağlıyor çünkü gerekli düzeltmeleri hemen yapabiliyorlar.”

Farklı test modları GE‘nin yalnızca yükseltmeler ve yeni ürünler üzerinde daha hızlı çalışmasını sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda yeni cihazların eski modellerle sorunsuz bir şekilde entegre olmasını sağlıyor. Bazı hastanelerin hâlâ on yıldan fazla bir süre önce yapılmış tıbbi monitörleri kullandığını belirten Koivunen ynı ağa yeni bir cihazı dâhil ettiklerinde tamamının birbirleriyle uyumlu şekilde iletişim kurabileceğini ve çalışabileceğini bilmeleri gerektiğini söylüyor. Bu müşteriler için çok büyük bir değer sağlıyor.

Koivunen GE Sağlık‘a üç yıl önce Finli teknoloji devi Nokia’dan katıldı. Nokia’da çalışırken cep telefonları için sistemler geliştiriyordu. Burada, telefonun şarjı neredeyse bitmiş olsa bile kullanıcıların 911’i (veya diğer ülkelerdeki eşdeğerini) aramasına olanak tanımasını sağlayan bir tasarımın geliştirilmesine büyük katkılarda bulunmuştu. “Başka hiçbir şey işe yaramadığında ve bir yerde mahsur kaldığınızda bile, yine de bu çağrıyı yapabileceğinizden emin olmak istedik” diyor Koivunen“GE’de yürüttüğümüz çalışmalarda da aynı etik bize rehberlik ediyor.”