Dördüncü Sanayi Devrimi ile birlikte gelen yapay zekâ ve dijital devrim, “Çalışanlar gelecekte işlerini kaybedecek mi” sorusunun hararetle tartışılmasına yol açtı. Dünya Ekonomik Forumu’nda yayınlanan raporda, mevcut iş ve mesleklerin yeniden niteliklendirme ile kavuşabileceği yeni kariyer ve kazanç imkânlarına ışık tutuyor.
İş gücü piyasası için zorlu zamanlardan geçiyoruz. Teknoloji hızla değişiyor. Yapay zekâ, robotlar ve dijitalleşme; ekonomide insanların uzmanlığının üstün konumunu sarsmaya başladı. Geçmişte “iyi” olarak nitelenen, geliri ve prestiji yüksek, sürdürülebilir görülen işlerde çalışanlar bile, teknolojik ve sosyoekonomik altüst oluşların tehdidiyle karşı karşıya.
Üretim ve hizmetlerdeki dijitalleşme, geleneksel mesleki uzmanlaşmanın farklı alanlara kaymasını zorunlu kılıyor. Yeni dönem bir dizi vasıfa sahip olmayı zorunlu kılıyor. Gelecekte ekonomide başarılı olacak bireyler, mekanik ve algoritmalara dayanan teknolojilerle, makinelerle birlikte çalışabilen, onlarla iş arkadaşı olmayı bilenler arasından çıkacak.
Sürecin doğal bir sonucu olarak iş gücü piyasasında aranılan nitelikler de hızla değişiyor. Bu değişim işverenler açısından da büyük güçlük yaratıyor. Manpower Group’un “2016 Yetenek Açığı Araştırması”na göre, işverenlerin %40’ı vasıflı yetenek bulmakta güçlük çektiğini bildirmişti. Aynı rapor 2015 yılından beri yetenek açığını şirket içinde yeniden eğitim ile kapatanların sayısının iki kat arttığını da belirtiyor. Buna rağmen değişimin hızı işverenlerin pozitif çabalarının hızını aşma tehlikesi gösteriyor.
İş gücü piyasasındaki değişimin devletler tarafından da dikkatle takip edilmesi gerekiyor. Çünkü iş gücü piyasasındaki değişimler toplumsal huzur ve refah ile doğrudan bağlantılı. Kamu sektörü açısından, teknolojinin üretim ve hizmet ilişkilerinde yaratacağı değişikliklere karşı, mevcut iş gücünün yeniden vasıflandırılması ve mesleki eğitimlerle geliştirilmesi büyük önem taşıyor.
Proaktif Olma Zamanı
Artık bireylerin, işverenlerin ve devletin iş gücü piyasasındaki değişikleri ne kadar önceden gördüğü ve ne kadar proaktif davrandığı kilit önem taşıyor. Çalışma hayatında ihtiyaç duyulan vasıflar hızla değişirken, çalışanlar işlerini koruyabilmek için ömür boyu eğitim almak zorunda kalabilirler. Bu eğitim, çalışanlara sadece iş güvenliği değil, kariyerini geliştirme imkânı da tanıyor. İşverenler ve şirketler ise ihtiyaç duydukları yetenekleri bulmak zorundalar, yeniden vasıflandırma ve vasıf yükseltme stratejileri büyük önem taşıyacak. Kamu sektörü açısından da, teknolojik gelişmeler karşısında toplumsal direncin güçlendirilmesi için geleceğe yönelik bir eğitim sistemi geliştirilmesi gerekecek.
İlk Yol Haritası Önerisi
Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF), Boston Consulting Group iş birliğiyle hazırladığı ve 2018’in Şubat ayında açıkladığı “Towards Reskilling Revolution: A Future of Jobs for All” (Yeniden Niteliklendirme Devrimine Doğru: Herkes İçin İşin Geleceği) başlıklı raporda, 2030 yılına kadar iş gücünün değişen koşullar uyarınca yeniden niteliklendirilmesine ilişkin çeşitli senaryolar değerlendiriliyor ve yeni yaklaşımlar sunuluyor. Rapor, ABD ekonomisinde istihdamın %96’sını sağlayan 1.000’den fazla iş alanının Dördüncü Sanayi Devrimi’nden nasıl etkileneceğini inceliyor.
Kadın İş Gücü Daha Çok Etkilenecek
Rapora göre dijitalleşme sürecinin emek piyasasında yaratacağı değişimler, iş gücünün her kesiminde aynı etkiyi yaratmayacak. ABD ekonomisi temel alınarak yapılan çalışmada, dengelerin değişeceği mesleklerin %57’sinin genelde kadınların istihdam edildiği işler olduğu görülüyor.
Dijitalleşmenin meslekler üzerindeki etkisi de farklı olacak. Baz mesleklerdeki işlerin %16’sını yeniden vasıflandırıp başka bir işe yöneltmek mümkün olmayacak. Bazı mesleklerde çalışanların %25’inin dijital dönüşümden sonra ortaya çıkacak iş gücü piyasasında sadece 1 ya da en fazla 3 opsiyonu olacak. Ortalamada ise bugün mevcut olan işlerde çalışanların 10 kadar tercihi olabilecek. Mesleklerden %2’sinin ise 50’den fazla tercih şansı bulunacak.
Çalışmaya göre öncelikle bu dönüşüm kadınla erkek arasındaki gelir adaletsizliğini ortadan kaldırma fırsatını veriyor. Yeniden vasıflandırma ve mesleki geçiş, risk altındaki kadın çalışanların ücretlerini %74, erkeklerinkini ise %53 artırabilecek.
Dijital dönüşüm ve Dördüncü Sanayi Devrimi ile işleri tehdit altındaki çalışanlar, yeniden vasıflandırma süreci ile ücretlerinde yıllık ortalama 15.200 dolar artış görecekler. İşverenler ise başka yöntemlerle doldurulması mümkün olmayan yetenek açıklarını kapatacaklar. Bu yaklaşımla risk altındaki çalışanların %95’i yeni ve hatta yüksek ücretli bir iş bulabilecek. Böyle bir koordinasyon kurulmaz ve yeniden vasıflandırma çalışmaları zamanında yerine getirilmezse risk altındaki çalışanların dörtte biri yeni bir mesleğe geçiş yapmasına rağmen yıllık gelirlerinden 8.600 dolar kaybedecek.
Rapor, Burning Glass Technologies ve ABD İş Gücü İstatistikleri Ofisi verilerine göre bazı mesleklerde değişik kriterlere göre geçiş süreci sonrası sonuçları şöyle öngörüyor:
* Dünyada 1 milyar 369 milyon çalışan, yani hâlihazırda çalışanların %95,3’i ücretleri değişmeden yeni bir işe kavuşabilir.
* Yeni bir işe geçiş yapmak zorunda kalacak çalışanlarda kadın payı %57 olacak.
* Başka bir iş kolunda çalışmak zorunda kalacakların payı %70’e varacak.
* Mesleki geçişte, çalışanların %65’inin yıllık maaşı 15.200 ile 19.000 dolar arasında artacak.
* Yeniden vasıflandırma sonucu yeni bir mesleğe geçerken mevcut çalışanların %35’inin ücreti ortalama 8.600 dolar düşecek.
* Geçişte ortalama 2 yıl ek tecrübe ve ek 2 yıl eğitim gerekecek.
Yeniden Nitelik Kazandırmanın Metodolojisi
Rapor, mevcut durumu, geleceğe ilişkin tehdit ve fırsatları sıraladıktan sonra yeniden nitelik kazandırmanın metodolojisini ortaya koymaya çalışıyor. İş gücü piyasasında devrim yaratacağını ileri sürdüğü yeniden vasıflandırma sürecinde, mevcut iş ve mesleklerde ihtiyaç duyulan vasıfların dökümünün yapılmasını ve işlerin ölçülebilir bileşenlerinin ortaya çıkarılmasını öneriyor. Bu döküm yapılırsa, “objektif kriterlerle işe hazırlık” ve “işe uygunluğun” hesaplanabileceği kaydediliyor. Raporda, “Bir işin bilgi ve vasıf ihtiyaçlarını bilirsek, geçiş sürecinde çalışanların bu yetilerini yeni rollere aktarabileceğini de varsayabiliriz.” deniyor.
Yeniden vasıflandırma sürecinin veriye dayalı bir yaklaşımla gerçekleşmesi, geçişin sürdürülebilir kılınması açısından da büyük önem taşıyor. Çünkü böylece aralarında geçiş yapılacak işlerin gereklilikleri arasında eşleşme sağlanabilir. Raporda bu eşleşmenin sağlanabilmesi için “Benzerlik skorlarının oluşturulması” öneriliyor. Benzerlik skorları sadece ihtiyaç duyulan faaliyet ve görevlerin çakışmasını göstermez. Bu skorlar aynı zamanda iş uygunluğunun başlıca göstergeleri olan bilgi, vasıf, yetenek ve eğitimi gösterir.
ABD’de Benzerlik Matrisi Oluşturuldu
Bir iş, görev veya mesleğin icrası için gerekli bileşenlerin tespiti ve geçiş sağlanacak mesleğin gereklikleri ile benzerlik skorunun ortaya çıkarılmasıyla geçiş sürecinin matematiksel verilerine ulaşılmış oluyor. Nitekim ABD’de her meslek ailesinde 958 tip işin benzerlik matrisi oluşturulmuş ve böylece benzerlik skorları belirlenmişti. “Yeniden Niteliklendirme Devrimi” başlıklı raporda, benzerlik skoru 0.85 ve üzeri olan işlerin yeniden vasıflandırılmasının sürdürülebilir olduğu ortaya konuluyor.
İş gücündeki yeni niteliklerin, Dördüncü Sanayi Devrimi’nde yaratacağı etkileri konuştuğumuz yazı serimizin ikinci yazısı gelecek hafta GE Türkiye Blog’da olacak.