Uçağa binmeden önce yolcular, daha doğrusu hepimiz; telefonlarımızı bilet göstermek, acil e-posta göndermek ve hatta yolculuk boyunca izleyeceğimiz bir filmi indirmek gibi çeşitli amaçlarla kullanıyoruz. Aslında tüm bu dijital teknolojilere hayatımızı kolaylaştırmak ve hızlandırabilmek, bazen de eğlenmek için başvuruyoruz.
Yakın bir zamana kadar hava yolu kokpitleri dünyada, içinde onlarca kâğıt ve dokümanı barındıran sayılı yerden biriydi. Pilotların haritalarla dolu 40 kiloluk çantaları da bu yüke dâhil. Uçuş yönetiminin bazı yönleri ve koşulları dijital hâle getirilmiş olsa da, uçuş güvertesindeki teknoloji hâlâ ceplerimizde taşıdığımız akıllı eşyaların fonksiyonlarından uzak durumda.
Bu durumu değiştirmenin önemli bir yolu ise GE’nin yakın zamanda tanıttığı açık aviyoniklerden (avionics) geçiyor. Bu teknolojiyi uçaklar için geliştirilen iOS veya Android işletim sistemi gibi düşünebilirsiniz. Açık aviyonik, uçağın daha güvenli ve verimli olmasını sağlamak amacıyla, aracın her yerinden gelen milyonlarca veri noktasını analiz edebilecek uygulamaları indirmesine ve güncellemesine izin veriyor.
Örneğin GE Havacılık tarafından geliştirilen FlightPulse, şirketlerin bir uçuşun her aşamasında kaydedilen yakıt kullanımını ölçmelerine yardımcı olan bir uygulama. Bir hava yolu şirketinin masraflarının yüzde 20’sinden daha fazlasını yakıt kullanımının kapsadığını düşünürsek, küçük bir tasarrufun bile çevre üzerinde büyük etkiler yaratacağını kolaylıkla öngörebiliriz. Mevcut olarak Qantas ve AirAsia, bu uygulamadan faydalanan şirketler arasında.
Şubat ayında Dallas’ta düzenlenen ve 90’a yakın panel ve atölye çalışmasının masaya yatırıldığı Waypoint Konferansı’nda da konu tam olarak şu anda bahsettiğimiz ile aynıydı. Sekiz yıl önce birkaç düzine katılımcıyla küçük bir toplantı niteliğinde olan bu oturum; büyük hava yolu şirketleri, askeri ve ticari uçak kiralama ve bakım şirketleri dâhil olmak üzere 500’den fazla katılımcıyla oldukça kapsamlı bir etkinliğe dönüştü. Etkinlikte ayrıca, dijital teknolojilerin havacılık endüstrisini nasıl değiştirdiği de vurgulandı. GE Havacılık Dijital Teknolojilerden Sorumlu Direktörü Jon Dunsdon, söz konusu endüstride çok sayıda dijital veri bulunduğunu, fakat asıl zorlu kısmın bu verileri bir araya getirerek verimli bir şekilde faydalanmak olduğunu belirtiyor.
GE ise endüstrinin kilit oyuncularıyla birlikte çalışarak bu açığı kapatıyor. Örneğin geçen yıl GE; uçuş, bakım ve diğer kayıtlardan gelen veri birikiminin dilimleme konusundaki uzmanlığı ile yolcu, tedarik zinciri ve finansal verileri birleştirmenin yeni yollarını bulmak için analitik şirketi Teradata ile ortaklık kurdu. United Airlines, GE’nin Şebeke Operasyonları (Network Operations) paketini kullanarak; uçaklardan, havaalanlarından ve hava durumu şirketleri gibi üçüncü parti kaynaklardan gelen verileri birleştirerek, hava yolunun üretkenliğini artıracak daha iyi ve daha hızlı karar alınmasına yardımcı olan iç görüler oluşturuyor.
Bu konular üzerinde çalışmak hava yolu şirketlerinin kazancını artıracağı gibi, yolcular için de her daim vaktinde ve planlı yolculuk anlamına geliyor. Bu gelişmeler hem şirketleri hem de yolcuları, özetle her iki tarafı da bu hedefe ulaştıracak gibi görünüyor.