Skip to main content
×

GE.com has been updated to serve our three go-forward companies.

Please visit these standalone sites for more information

GE Aerospace | GE Vernova | GE HealthCare 

Hardiman: GE’nin İnsan-Makine Arayüzüne Kendi Yorumu

September 22, 2016

Sürücüsüz araba araştırmacıları insan-makine arayüzü üzerine çalışmaya başlamadan on yıllar önce GE, deriyi ve çeliği birleştirmek için çaba gösteriyordu. Bu projenin adı Hardiman’dı.

Hardiman 1965 yılında insan gücünü 25 kata kadar artıracak, böylece 1500 pound kaldırırken 60 pound gibi hissettirecek bir dış iskelet üretmeyi amaçlayan, Kara Kuvvetleri ve Deniz Kuvvetleri’nin birleşik bir projesiydi.

Projenin sponsorları kargo ve ekipman taşıyabilecek bir makine istediler. 1500 pound ağırlığındaki bu dış iskelet iki parçadan oluşuyordu. Kullanıcıya bağlanan bir “iç iskelet” ve objeleri taşıyan “dış iskelet”.

Cyborg’lar popüler hayal gücünün bilindik bir ürünü olmadan önce -ve yapay zekâdan çok daha önce- araştırmacılar insanı güçlendirecek sistemlere odaklanmışlardı. İnsanlar beyin sağlayacaktı, makineler de gücü. GE’nin proje mühendisi Ralph S. Mosher Otomobil Mühendisleri Toplumuna 1968 yılında yaptığı, yakın zamanda ortaya çıkan sunumda “İnsan ve makine birleşik bir sistem halinde çalışacak simbiyotik bir birim olarak birleşebilir” diyordu.

İşin zor kısmı kullanıcının nasıl bir geri-besleme mekanizması ile Hardiman’ın tuttuğu objeleri hissedeceğini çözmekti.

Mosher, dokunduğu her şeyi yok edecek bir makine üretmekten kaçınmaya çalışıyordu. Güçlü bir robotun veya dış iskelet giyen bir insanın bir kapıyı açarken kapı kulpunun direncini hissederek kapıyı nazikçe açmak yerine kapıyı menteşelerinden sökmesi daha olasıydı.

“Bir robot hislerindeki eksiklikten dolayı, taşıması için verilen bir sandalyeyi parçalara ayırabilir” diye yazmış Mosher. Aynı şekilde, metal bir tüpe sokması gereken bir çubuğu çok hızlı ittirerek muhtemelen bükecektir.

Böylece, kullanıcının çevresini hissedebilmesi için Mosher kinestetik geri-beslemeye ihtiyaç duydu. “Güçteki ve pozisyondaki büyük – küçük değişiklikleri hissedebilmeli ve kullanıcıya aktarabilmeli” diye yazmış Mosher.

30 eklemli dış iskeletin karmaşıklığı araştırmacıların yeni bir kontrol ve geri-besleme sistemi geliştirmesi gerektiği anlamına geliyordu. Görünüşe göre bunu başarmışlar; ancak raporları nasıl olduğunu açıklamıyor.

Mühendislik alanında çığır açmasına rağmen dış iskelet ağırlığı, stabilite sorunları ve yüksek güç ihtiyacı nedeni ile prototip aşamasını geçemedi. 1971 yılındaki bir raporda anlatıldığı gibi iki bacağı aynı anda çalıştırıldığında kontrolsüz ve sert hareketler yapması gibi çözülemeyen sorunlar nedeniyle proje 1971 Ağustosunda sonlandırıldığında piyasaya çıkmaktan çok uzaktı. Hardiman’ın yürüme hızı da saniyede 2,5 fit; yani saatte 2 milden biraz azdı.

Hardiman sonunda kargo alanındaki diğer araştırmalara dönüştü.

Ancak başkaları insan – makine ara yüzlü giyilebilir robot araştırmalarına yöneldi ve engelli kişilerin tekrar yürümesini sağlayan dış iskeletler ürettiler.

Bu arada robotik şirketleri “İnsan derisine dokunmayan bir şeyi nasıl hisseder?” sorusunun cevabını aramaya başladı. Sanal gerçeklikte üretilen objelerin hissedilmesini sağlayan bir eldiven pazara girdi. Henüz eldiveni kullananların kapıları menteşelerinden söküp sökmeyeceğine dair bir bilgi yok.