Skip to main content
×

GE.com has been updated to serve our three go-forward companies.

Please visit these standalone sites for more information

GE Aerospace | GE Vernova | GE HealthCare 

Enerjinin Geleceği: Sürdürülebilirlik İçin Dijital Enerji

May 24, 2017

Enerjinin Geleceği yazı dizisinin üçüncü ve son bölümünde dijitalleşmenin enerji endüstrisinde gerçekleştirdiği dönüşümü inceliyoruz.
Enerji ekosistemlerinin dijital hale getirilmesi, enerjiye artan talebi karşılarken sosyal, ekonomik ve bireysel açılardan yeni fırsatları beraberinde getiriyor. Dünya Ekonomik Forumu’na (WEF) göre güvenilir ve yüksek kaliteli enerji arzı yüksek kişi başı milli gelir ile paralel ilerliyor. Dünyanın dört bir yanında verimli ve sürdürülebilir enerji çözümleri ilerleme yönünde vazgeçilmezler arasında bulunuyor. Bütün ülkeler eskiyen enerji altyapılarını daha ekonomik, çevreye duyarlı ve verimli hale getirme zorunluluğu ile karşı karşıya bulunuyor. Taleple arzı en etkin biçimde buluşturmak için ayrıca enerji kaynakları arasında doğru bir karma ve denge kurmak gerekiyor. Bu da bütün enerji değer zincirinin dijital teknolojilerle entegrasyonu ile mümkün. Endüstriyel İnternet teknolojileri bir dizi akıllı sensör ile bütün enerji sistemlerinin takibini mümkün kılarken, gelişmiş yazılımlar ve analiz teknikleri ile makinelerin performansını ve giderek bütün enerji ekosistemini verimli hale getiriyor.

İlk Dijital Enerji Platformu: Predix

130 yıllık deneyimi ve 300 binden fazla çalışanı ile General Electric, enerji sektöründe en kapsamlı teknoloji portföylerinden birini sunuyor. Buna son olarak endüstriyel bulut platformu Predix eklendi. Predix, bütün enerji ekosistemini optimize ederek daha verimli ve süründürülebilir enerji çözümleri sunuyor.

Elektriğe Talep Güçlü Kalacak

WEC’in “World Energy Scenarios -2016” raporunda, 2060 yılına kadar enerji talep artışında yavaşlama öngörülürken elektriğe talebin ise iki kat artacağı belirtiliyor. Rapora göre 2060 yılında toplam enerji tüketiminin;

– “Modern Caz” senaryosuna göre %28’i
– “Bitmemiş Senfoni” senaryosuna göre %29’u
– “Hard Rock” senaryosuna göre ise %25’i elektrik tüketimi olacak.

Bu elektrik talebinin karşılanması için yenilenebilir enerji kaynaklarına büyük yatırım yapılması gerekecek. Rapora göre 2060 yılının elektrik ihtiyacı için dünyada 35-43 trilyon dolar yatırıma ihtiyaç bulunuyor.

Elektrik Üretim Maliyetleri Düştü

Yeni teknolojilerin yardımıyla tüm dünyada elektrik üretim maliyetlerinde belirgin düşüş sağlandı:

image_image

Ancak 2060 yılının talebini karşılamak için yenilenebilir kaynaklara daha fazla yatırım gerekiyor.

image_image

Dünya’nın Elektriğinin Üçte Biri GE’den

GE’nin ürün ve çözümleri;
– Dünyada elektrik üretiminin üçte birinde kullanılıyor.
– GE sistemlerinin kullanıldığı şebekeler her gün 100 bin yeni tüketiciye ulaşıyor.

image_image

– Küresel yenilenebilir enerji kapasitesinin %20’sinde,
– Offshore petrol platformlarının %85’inde,

– Toplam kurulu gücü 1500 GW olan dünyadaki santrallerin yüzde 90’ında GE teknolojisi kullanılıyor.

image_image

Güneş ve Rüzgâr Yükselecek

WEC uzmanlarına göre 2060 yılında elektrik üretiminde fosil olmayan enerji kaynakları, özellikle rüzgâr ve güneş enerjisi ana kaynaklar olacak. WEC’in tahminine göre rüzgâr ve güneş enerjisi maliyetleri gelişen teknoloji ve iyileştirilen süreçler sayesinde 2060’a kadar yüzde 70 gerileyecek.

image_image

WEC’e göre gelecek 45 yılda hidroelektrik ve nükleer santralarda elektrik üretimi de artacak.

Kesintisiz Enerji İçin Hibrit Sistemler

Rüzgâr enerjisi temiz bir enerji kaynağıdır ancak rüzgârın ne zaman kesileceğini kestirmek zordur. Ancak Avrupalı mühendisler rüzgâr enerjisinin bu dezavantajını hidroelektrik santrallarını devreye sokarak aşıyor. Rüzgâr estiğinde elektriği rüzgâr santralı üretiyor, kesildiğinde barajların jeneratörlerinin pervanelerini döndürecek suya yol veriliyor. Alman RES üreticisi Max Boegl Wind AG ile GE Yenilebilir Enerji arasında Mart ayında imzalanan anlaşmaya göre ilk hibrit sistem 2017’de şebekeye bağlanacak, 2018’de ise tam işlerlik kazanacak.
ABD’nin Los Angeles kentinde ise doğal gaz türbinleri ile elektrik bataryalarını birleştiren bir sistem yine GE öncülüğünde deneniyor. GE’nin enerji depolama araştırmaları yapan “Current” adlı yeni şirketi, California Valiliği’nin talebiyle Los Angeles’in elektrik arzını sürekli hale getirmek üzere bir hibrit elektrik gaz türbini geliştirdi. Burada gaz arızaları ve her türlü doğalgaz akış kesintisinde bataryalar devreye girerek elektrik arzında süreklilik sağlanacak.

Neden “Bitmemiş Senfoni”?

Dünya Enerji Konseyi, hazırladığı gelecek senaryoları arasında “Bitmemiş Senfoni”yi tercih ettiğini saklamıyor. Dünya Enerji Konseyi’nin Enerji Senaryoları Çalışma Grubu Başkanı Gerald Davis, İstanbul’da dünya enerji sanayinin, büyüme, enerji güvenliği ve iklim değişikliğinin üçlü baskısı altında olduğunu, WEC’in geliştirdiği senaryoların bu baskılara verilecek cevaplarda belirleyici olduğunu söyledi. Ancak Davis, “Dünyanın gelecekte önündeki en büyük zorluğun iklim değişikliklerine odaklanmak olduğunu” sözlerine eklemeyi unutmadı. Davis’e göre küresel iklim değişikliği ülkeleri işbirliğine zorluyor. Gerald Davis, Al Jazeera televizyonuna verdiği demeçte neden enerji politikalarında “Bitmeyen Senfoni” yaklaşımının tercih edilmesi gerektiğini ise şöyle anlattı: “Küresel iklim değişikliğinin farkında olan ülkelerin BM Paris Anlaşması’nda öngörülen 2100’e kadar küresel ısınmanın 2 derecenin altında tutulması hedefine ulaşmak için tıpkı bir senfonide olduğu gibi işbirliği yapması gerekiyor. Bu hedefe ulaşmak için çok iyi bir koordinasyon gerekli. “Bitmeyen Senfoni” senaryosuna göre ülkeler birlik içinde hareket edecek. İklim değişikliği konusunda etkili politikalar belirlenmesi ve uygulanması için sürekli bir araya gelinecek, karar alınacak. Ekonomik büyüme ortalama bir hızda olacak. Altyapı yatırımları hem çevre açısından hem de sosyal olarak eşit ölçüde dağıtılarak yapılacak. Adı üstünde tüm ülkelerin bir senfoni çalan orkestra gibi uyum içinde olması gerekiyor. Tüm bunlar yapılabilirse bu, dünyayı bekleyen en iyi seçenek gibi görünüyor. Ama bunun hayata geçmesinin önündeki engel ülkelerin birbirleriyle sürekli iş birliği yapma ihtimalinin çok düşük olması. Adını bu yüzden ‘Bitmeyen’ koyduk. Çünkü ne yapılırsa yapılsın dilenen noktaya bir türlü gelinemeyecek. Her zaman kat edilmesi gereken bir yol olacak.”