IoT’nin endüstrilere katkılarını anlattığımız dosya analizimizin ikinci bölümünde, Nesnelerin interneti (IoT) ve endüstriyel uygulaması Endüstriyel İnternet’in (IIoT) sağlık ve enerji endüstrilerinde yarattığı dönüşümü inceliyoruz.
IoT ile “Hassas Tıp” Çağı
Sağlık hizmetleri, dünyanın en büyük endüstrilerinden biridir. Dünyada yaşlı nüfusun artışı; kanser, diyabet, kalp ve dolaşım sistemi sorunları gibi kronik hastalıkların görülme sıklığındaki yükseliş; obezite gibi hastalıklardaki tırmanış, günümüzde sağlık endüstrisinden çözüm beklenen sorunlar olarak ön plana çıkıyor. Buna karşılık kalite, erişim, insan kaynağı ve maliyet sorunları sürmekle birlikte modern sağlık hizmetleri hızla ilerliyor, geçmişe oranla çok daha fazla hastalığa çare bulunuyor. Çünkü yükselen teknolojiler, tedavi yöntemlerine benzersiz yenilikler getiriyor. Geniş bant internet ve mobil iletişim teknolojileri, giyilebilir elektronik, nesnelerin interneti, bulut bilişim ve robotlar gibi yeni teknolojiler sayesinde sağlıkta büyük bir dönüşüm yaşanıyor. İletişim teknolojilerindeki gelişmeler, hastane merkezli sağlık hizmeti konseptinin değişimine yol açıyor. Hastaneler hastaların evinde veya onların ulaşabileceği en yakın noktada hizmet veren “Sağlık ağları” haline geliyor. Hastane odaklı sağlıktan, hasta odaklı sağlık anlayışına geçiliyor, kişiye özel, hassas tedaviler önem kazanıyor. IoT destekli tanılama teknolojileri, teşhis ve tedavide kaynakların ve zamanın israf edilmesini önleyen hassas ve kişiye özel tedavi yöntemlerinin gelişmesini sağlıyor.
Örneğin, dünyada tele-sağlık uygulamaları hızla yaygınlaşıyor. Hastalar sağlık merkezine gitmeden nesnelerin interneti cihaz ve uygulamalarıyla, uzaktan 7 gün 24 saat izlenebiliyor. Böylece sağlık personelinin iş yükü azalırken hem koruyucu hem de tamamlayıcı sağlık hizmetleri yaygınlaşıyor. Sağlık sistemlerine yüzde 20’ye yakın tasarruf sağlayan “Tele Sağlık” uygulamalarının küresel pazarının, 2025 yılında 19,5 milyar dolara yükseleceği belirtiliyor. Sağlık endüstrisi yarattığı fırsatlardan ötürü IoT sistemlerine son derece sıcak bakıyor. Statistica’ya göre 2020’de sağlık kuruluşları IoT yazılım ve platformlarına 15 milyar dolar harcayacak. Aruba’nın raporuna göre ise ABD’de sağlık işletmelerinin yüzde 87’si 2019’da en az bir IoT yatırımı düşünüyor.
Nesnelerin interneti teknolojisinin kamu sağlığının izlenmesi ve önleyici sağlık hizmetlerinde de katkısı hızla artıyor. Özellikle kişisel sağlık verilerinin izlenmesini sağlayan IoT uygulamalarının kamu üzerindeki sağlık yükünü hafifletebileceği belirtiliyor. Bu amaçla üretilen IoT çözümlerinin özel bir adı da var: Sağlık Nesnelerinin İnterneti (Internet of Medical Things -IoMT). IoMT teknolojisini kullanan mobil sağlık uygulamalarının sayısı da hızla artıyor. Kısaca mHealth (Mobil Health) olarak anılan bu uygulamaların sayısının 318 bini aştığı, her gün 200 yeni uygulamanın daha ortaya çıktığı belirtiliyor. Küresel mHealth uygulaması pazarının 2018 yılında 28 milyar doların üzerine çıktığı ve 2023’te pazar büyüklüğünün 102 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.
Sağlık sistemi, bilim insanları ve mühendislerden sağlık sisteminin üzerindeki idari ve mali yükleri azaltacak çözümler geliştirmesini bekliyor. Bu amaçlarla geliştirilen IoT destekli yapay zekâ uygulamaları olan dijital hastane yönetim sistemleri, hastanelerin kaynaklarının en verimli biçimde kullanılmasını sağlarken hem maliyetleri düşürüyor hem de hizmet kalitesini artırarak hastaların memnuniyetini artırıyor. Örneğin, ABD’nin Baltimore kentindeki John Hopkins Hastanesi, GE Sağlık Camden Group işbirliğiyle hastane verimliliğini artırmak için bir hastane “komuta merkezi” kurdu. Komuta merkezi, hastanenin kapasitesinin en verimli şekilde kullanılması için verilecek kararlara yardımcı oluyor.
Enerji, Dijital İkizlerine Güveniyor
Enerji şirketleri, genellikle açık denizlerde, çöllerde, dağ ve tepelerde, kısacası yerleşim yerlerinin uzağında petrol, doğalgaz ve kömür gibi fosil yakıtlarla rüzgâr ve güneş enerjisi santralleri gibi yenilenebilir enerji tesislerine sahiptir. Bu tesislerin çalışır halde tutulması, onarılması güç arızaların ve kazaların önceden tahmin edilebilir olması büyük önem taşır. Bu nedenle IoT uygulamalarının sağladığı olanaklar endüstride büyük ilgi uyandırıyor. Nitekim Forbes Insight’ın yaptığı bir araştırmaya göre enerji şirketlerinin yüzde 47’si süreçlerine IoT uygulamalarını kattı. GE’nin yaptığı bir araştırmaya göre ise, enerji şirketlerinin IoT sistemlerine güveni yüzde 64 ile diğer endüstrilerin üzerinde. Nitekim IoT sistemlerinin yüzde 45’i makine ve ekipmanların takibi, yüzde 40’ı ise verimliliğin artırılması beklentisi ile enerji üretim ve dağıtım süreçlerine katılıyor. Enerji şirketleri, örneğin kameralı insansız hava araçlarıyla üretim sahalarının güvenliğini kontrol altında tutuyor; açık deniz platformlarının su altında kalan ve insani olanaklarla izlenmesi mümkün olmayan bölümlerine sensörler yerleştirerek olası sorunları önceden tahmin edebiliyor.
Nesnelerin interneti uygulamaları enerji alanında sadece özel endüstriye değil kamu endüstrisine de avantajlar sunuyor. Akıllı şebeke uygulamaları ve akıllı elektrik saatleri uygulamaları kaçak, kayıp ve arızaları en aza indirerek kamunun üzerindeki enerji maliyeti baskısını azaltıyor. Enerji endüstrisi varlık yönetiminde “dijital ikiz” uygulamalarına da yoğun ilgi gösteriyor. Dijital ikiz uygulamaları, nesnelerin interneti uygulamalarından destekle, fiziki varlıklar (fabrika, bina, tesis vb), süreçler, sistemler ve personelin dijital grafiklerinin çıkarılarak gerçek zamanlı olarak izlenmesine deniyor. Dijital ikizler, kurumların mevcut durumunun çözümlenip takip edilmesine, risklerin öngörülmesine, simülasyonlar geliştirilmesine ve süreçlerin iyileştirilmesine yönelik tahminler yapılmasına yardımcı oluyor.
Enerji ve sanayi tesisleri ile hava araçlarına yönelik bugüne kadar 1,2 milyondan fazla dijital ikiz uygulaması halen aktif olan GE, bu alanda da dünyada öncü konumda. Örneğin GE, rüzgâr santrallerinin bütünü için dijital ikiz çıkarabiliyor. Bu sayede işletmeciler rüzgâr türbinlerini 20’den fazla farklı konfigürasyonda yönlendirip, en yüksek rüzgâr verimini alabiliyor. GE’nin dijital ikizleri, verimliliğin artırılması, dağıtım optimizasyonu ve varlıkların ömürlerinin uzatılması fonksiyonlarını yerine getiriyor.
GE’nin dijital ikizi yaratılmış enerji santralleri Türkiye’de de bulunuyor. Gama Enerji’nin Kırıkkale’de 2016’nın son çeyreğinde faaliyete geçen 840 MW kurulu gücündeki İç Anadolu Doğalgaz Kombine Çevrim Santrali, GE tarafından geliştirilmiş dijital bir ikize sahip. Türkiye’nin ilk “dijital enerji santrali” niteliğindeki bu santralde, Türkiye’de ilk defa bir enerji santralindeki verimliliği ve üretkenliği artıran endüstriyel bulut yazılım uygulamaları kullanılıyor. Santralde, GE’nin Varlık Performans Yönetimi (APM) ve Operasyon Optimizasyonu (OO) uygulamaları aktif durumda. GE, benzer bir çözümü, Akenerji’nin Egemer Elektrik Üretim A.Ş. santrallerinde sunmaya hazırlanıyor. GE, 22 ülkede enerji, inşaat, madencilik ve finans yatırımlarına sahip Çalık Holding’in bütününün dijitalleşmesi sürecinde de ana çözüm ortağı oldu.
Gelecek hafta dosya analizimizin son bölümünde sizlerle IoT’nin tarım ve ulaşım alanına etkilerini konuşacağız.