Her yıl şubat ayının ikinci pazartesisi herkesin başına gelebilecek, oldukça yaygın bir hastalık için farkındalık çalışmaları düzenleniyor; fakat henüz küresel olarak bu hastalıkla ilgili yeterli farkındalık düzeyine ulaşabilmiş değiliz. Her yıl yeniden, her yıl daha fazla bilinecek bir gün: 8 Şubat Dünya Epilepsi Günü.
Epilepsi gibi hastalıklarda toplumsal farkındalık oluşturmak oldukça önemli. Bunun sebeplerinden biri, hastalığa dair yanlış kanılar geliştirilmesi. Epilepsi hastalığı bulaşıcı olmamasına rağmen, epilepsi krizi geçiren birine yapılacak müdahale bu korkudan dolayı gecikebiliyor ya da kimi zaman, nasıl müdahale edilmesi gerektiği hiç bilinmeyebiliyor. Tüm bunların yanı sıra sağlık teknolojilerindeki gelişmeler, hastalara yeni umutlar kazandırabiliyor. Dolayısıyla bütün toplumu kapsayan sıkı bir bilgi akışı, sadece epilepsi için değil; ortak alanlarda müdahale gerektiren, erken tanı ile pozitif sonuçlara ulaşılabilen, yanlış kanılar geliştirilebilecek bütün hastalıklar için oldukça kritik.
Prof. Dr. L. Özlem Atay epilepsiyi şöyle tanımlıyor: Beyin hücrelerindeki işlev bozuklukları sonucu ortaya çıkan, gelip geçici olan ancak tekrarlayan bilinç, hareket ya da duyu bozukluklarına epilepsi denir. Beyinde hücre gruplarının bulundukları yere göre farklı belirtiler gösterebilir. Bazen sadece hafif bir dalgınlık, korku hissi gibi olağan dışı algılamalar ortaya çıkarken, bazı nöbetlerde kişi yere düşebilir, ağzında köpük, vücutta yaygın kasılmalara dek değişen tipte bulgular görülebilir.

Prof. Dr .L. Özlem Atay
Epilepsinin birçok tipi olduğuna değinen Atay, hastalığı genel olarak fokal ve jeneralize olarak 2 gruba ayırabileceğimizi söylüyor. "Sadece boş bakma, dalma ve bilinç değişikliği şeklinde nöbetler olabileceği gibi tüm vücutta kasılma, çenede kilitlenme, idrar kaçırma şeklinde nöbetler olabilir." Halk arasında anılan adıyla "sara" nöbetinde bilinç kaybı, tüm vücutta kasılma ve çırpınmalar, dilde ısırma olabileceğini, ayrıca sadece bilinç kaybının eşlik ettiği dalma, sıçrama aniden düşme ve kasılma nöbetlerinin de yaygın nöbetler arasında olduğunu belirten Atay, kısmi nöbetlerin bazılarında bilinç kaybı olmadan kontrol dışı yüz, el, kol ve bacaklarda motor hareketler, anormal duyu bozuklukları da olabileceğini söylüyor.

Gazi Üniversitesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı ve PETMR ekibi
İşte tam bu nokta toplumsal olarak bilinçlenmemiz gereken, 8 Şubat'ın taşıdığı anlamı gösteren nokta. Epilepsi krizi geçiren birine, nasıl müdahale etmeliyiz?
- Sakin olup hastanın yanından ayrılmamalıyız.
- Baş ve vücudunu yana çevirmeliyiz.
- Nöbet sırasında yaralanmasını önlemeliyiz. (Çevresindeki kesici ve yaralayıcı cisimleri uzaklaştırmak gibi.)
- Yakasını ve sıkı giysilerini gevşetmeliyiz.
- Çene kitlenmesi olmadıysa dişlerinin arasına bir bez parçası koymalı, dilini ısırdı ise bezle ağızdan çıkan salgıları temizlemeliyiz.
- Nöbet anında neler yaptığını gözlemleyip bunları doktora aktarmalıyız.
- Nöbetinin bitmesini beklemeliyiz.
- Nöbet 5 dakikadan uzun sürdüyse acile müracaat etmeliyiz.

Prof.Dr. Ayşe Serdaroğlu(çocuk nöroloji), Prof. Dr. Erhan Bilir(Nöroloji),Prof.Dr. Petek Arhan (çocuk Nörolojisi), Prof. Dr. Gökhan Kurt ( Beyin Cerrahisi), Doç. Dr. İrem Yıldırım(Nöroloji),)Doç Dr. Ümit Özgür Akdemir( Nükleer Tıp),Prof. Dr. L. Özlem Atay ( Nükleer Tıp)
Gelişen sağlık teknolojileriyle bugün, epilepsi tanısı çok daha etkili şekilde konulabiliyor. Doğru tanı ise elbette tedavi sürecini hızlandırıyor. Prof. Dr. L. Özlem Atay, "Epilepsi klinik bir tanıdır." diyor. "Öncelikle nöbet sırasında ortaya çıkan klinik belirtiler ile tanı konulur. EEG ve Video EEG monitörizasyon epilepside en önemli tanı yöntemlerdir. Genel fizik ve nörolojik muayene yapıldıktan sonra elektroensefalografi (EEG) tetkiki yapılır. EEG saçlı deriye elektrotlar yapıştırılarak beyin dalgalarının kaydedildiği bir yöntemdir. Epilepsi hastalığı tanısının konulmasında en önemli tetkiktir. Normal EEG epilepsi olmadığını göstermez ve anormal EEG de her zaman epilepsi demek değildir. EEG tetkiki kısa süreli, dinamik bir tetkik olduğundan çekim sırasında herhangi bir anormallik ortaya çıkmayabilir. Bu nedenle; tekrarlayan ya da uykusuzluk/uyku EEG çekimleri yapılabilir. Hastanın nöbet öyküsü ve EEG'si ile epilepsi tanısı konulduktan sonra beynin elektriksel yapısını bozan nedeni saptamak için daha ileri tetkikler yapılmalıdır."
Epilepsi hastalığının tedavisi ile ilgili ise uzmanlar, en önemli tedavi şeklinin ilaç tedavisi olduğunu belirtiyor. Atay, "Epilepside kullanılan ilaçlar beyin hücrelerinin aşırı uyarılma durumunu baskılayarak nöbetlerin oluşumunu engeller. Bazen kullanılan tek bir ilaç nöbeti kontrol altına almayabilir. Epilepsi tedavisinin düzgün bir biçimde sürdürülmesi durumunda bile nöbetler devam edebilir. Uygun tedavi ile hastaların %70-80'inde nöbetler tamamen ortadan kalkar, %20-30'unda ise tüm tedavilere rağmen nöbetler devam eder." diyor. Atay, epilepsi ilaçlarının hiçbirinin etkili olmadığı durumlarda, epileptik nöbetlere sebep olan beyin dokusu çıkarılabilecek bir bölgede ise o bölgenin cerrahi olarak çıkarılabileceğini belirtiyor ve ekliyor: "Medikal tedaviye dirençli, rezektif cerrahiye uygun olmayan, rezektif cerrahi uygulanmış ancak nöbetleri hala devam eden hastaların nöbet kontrolünü sağlamak için de yeni bir tedavi yöntemi olan epilepsi pili de (VNS, nervus vagus stimülatörü) takılabilir."
Prof. Dr. L. Özlem Atay "Yaklaşık %30 hastada nöbetler antiepileptik ilaçlara dirençlidir. 2 yıl nöbet tipine uygun ilaçlar yeterli doz ve sürede denenmesine rağmen nöbetler devam ediyorsa epilepsi cerrahisi yapılabilir. Bunun için deneyimli merkezlerde öncelikle cerrahi için uygun olup olmadığı değerlendirmelidir. Cerrahi öncesi incelemeler, video EEG monitörizasyon, MRG, FDG-PET, fMRG, nörpsikolojk testler ve psikyatrik değerlendirmedir. Bu tetkikler sonucunda tek bir nöbet odağı lokalize edilebiliyorsa ortak konseyimizde değerlendirilerek cerrahi teknik belirlenir. Erişkinlerde en sık gördüğümüz Temporal Lob Epilepsi olgularında cerrahi sonrası nöbetsizlik oranımız %85'dir."
Epilepsi hastalığıyla ilgili en umut verici durumlardan biri, gelişen sağlık teknolojileri, tanı ve tedavi yöntemlerindeki yeniliklerle birçok hastada elde edilen olumlu sonuçlar. Örneğin GE Sağlık'ın SIGNA PETMR sistemi ile epilepsi nöbetlerine neden olan anormal elektirksel deşarjlar yayan beyin bölgelerinin görüntülenmesi kolaylaştı. Bu teknoloji sayesinde hem metabolik görüntüleme hem de anatomik görüntüleme tek çekimde yapılabiliyor, en küçük lezyonlar bile ayrıntılı ve doğru şekilde görüntülenebiliyor. Hasta kimliklerini saklı tutmak kaydıyla teknoloji ve tıptaki gelişmelerin, birkaç örnekle hayatları nasıl değiştirdiğine değinmek mümkün:
7 yaşından beri çoklu ilaçlara rağmen geçmeyen epilepsi nöbetleri ile takip edilen 17 yaşındaki bir hasta, üçten fazla epilepsi ilacı almasına rağmen nöbetlerinde azalma olmaması ve hayat kalitesinin gittikçe bozulması üzerine Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Nöroloji Bilim Dalında takibe alınıyor. Epilepsi tedavisinde son adım olan cerrahi işleme aday olup olmadığı konusunda değerlendiriliyor. Beyin MR görüntüleme, Video EEG monitorizasyonu yapılıyor ve beyin MR görüntülemede sol frontal bölgede fokal patolojik sinyal artışı (fokal kortikal displazi) izleniyor. Video-EEG monitorizasyonu ile hastanın nöbetlerinin bu alandan başladığı görünüyor. Lezyonun daha iyi görüntülenmesi için hastaya 18-F FDG PET/MR yapılması kararlaştırılıyor. 18-F FDG PET/MR sonrası beyin sol yarısında (frontal lobda) nöbetlere neden olan lezyonun yeri tam olarak belirleniyor ve hastanın Epilepsi Cerrahi Konseyinde cerrahiye uygun olduğuna karar veriliyor. Bunun üzerine hasta Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin Cerrahi Anabilim Dalı tarafından başarılı bir ameliyat sonucu tüm nöbetlerinden kurtulup, sağlıklı bir genç kız olarak hayatına devam ediyor.

PETMR'da beynin sol yarısında(frontal bölge) nöbetlere neden olan lezyonun yeri tam olarak gösterilmiştir.
İkinci örnek ise nöbetlerinden kurtularak hayatına devam edebilen genç bir adam. 10 aylıktan beri nöbetlerle nedeniyle tedavi gören epilepsi hastası, bugün 29 yaşında. Hastanın nöbetlerinin devam etmesi ve nöbetlerin sıklığının artması nedeniyle, epilepsi tanısı yapılmış. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı'nda dönem tedavi gören hastanın birçok ilaç kullanmasına, hatta ikili epilepsi ilacı kullanmasına rağmen nöbetleri devam etmesi üzerine dirençli epilepsi kabul edilerek cerrahi açıdan değerlendirilmek üzere Video EEG monitörizasyon ünitesine yatırılan hasta, ilgili tüm bölümlerin değerlendirmesi için Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Epilepsi Konseyi'ne çıkarılıyor. Hastaya Beyin MR, EEG ve 18-F FDG PET/MR tetkikleri yapılıyor. Tüm tetkik sonuçlarının, nöbetlere neden olan lezyon yeri olan, beyin sağ yarısında (temporal lobda) uyumlu olması üzerine hastanın epilepsi cerrahisi için uygun olduğu düşünülüyor. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin Cerrahi Anabilim Dalı tarafından yapılan başarılı ameliyat sonrası neredeyse tüm çocukluk ve gençliğini etkileyen nöbetlerinden kurtulan genç adam, yeni bir hayata başlayabiliyor.

PETMR'da beynin sağ yarısında(temporal bölge) nöbetlere neden olan lezyonun yeri tam olarak gösterilmiştir.
*Fotoğraflar pandemi öncesinde çekilmiştir.
*Epilepsi Cerrahi Konseyi değerli hocalarımıza katkıları için teşekkürlerimizi sunarız.