2015’te insan genomun derinliklerinden güneş sisteminin kıyılarına kadar uzanan birçok dikkat çekici teknoloji hikâyesi oldu. İşte size GE teknolojisini temel alan veya GE tarafından finansal olarak desteklenmiş 19 örnek.
2015’in nasıl geçtiğini hatırlamak için hep birlikte göz atalım…
Bilim insanları, CRISPR-Cas9 sistemi adı verilen yeni ve güçlü bir cihazla deneyler yaptı. CRISPR-Cas9 insan, hayvan ve bitki DNA’larını yeniden yazma olanağı tanıdı.
Güneş enerjisini oldukça etkin kullanan Avrupa, güneş tutulması nedeniyle zorlandı. 2015 Mart ayında kıtanın büyük bölümünü etkisi altına alan güneş tutulması, Avrupa’nın enerji dağıtımda zorluklar yaşanmasına sebep oldu. Ne yazık ki karardığında Güneş’i aydınlatmak, Dünya’yı aydınlatmaktan daha zor.
Sinirbilimciler beyin implantlarında önemli ilerlemeler kaydettiler ve felçli bir kadının düşünceleriyle robotik kolunu kontrol etmesini mümkün kıldılar.
GE bilim insanları, bir buhar türbinini küçültüp 3D yazıcıdan çıkardılar. Bu küçük versiyon etkin şekilde deniz suyundan tuzu ayırabildi. Sistem bir gün desalinasyon, yani tuzsuzlaştırma maliyetini yüzde 20 azaltarak bu teknolojiyi karşılayamayan yerlerde de hizmet sunabilir.
Filipinli çiftçilerin sığır yetiştirebilecekleri geniş otlakları var ancak kasabanın et fabrikası, eti işlemek ve piyasaya sunmak için elektriğe ihtiyaç duyuyordu. Otlardan üretilmiş biyogazla beslenen bir Jenbacher motoru, elektriğin ve makinelerin çalışmayı sürdürmesini sağladı. Jenbacher gibi farklı kaynaklardan elde edilebilen biyogazlarla çalışan motorlar, dünyanın elektriğe ihtiyaç duyan bölgelerine elektrik götürülmesini sağlayabilir.
Neuronetics adlı bir şirket “transkranyal manyetik stimülasyon” adı verilen ve cerrahi işlem gerektirmeyen bir teknoloji kullanarak hastaların depresyonla mücadele etmesine yardımcı oldu. TMS küçük ama güçlü bir mıknatıs kullanarak kafatasından beyin dokusuna elektromanyetik enerji gönderiyor. Neuronetics’in başmedikal direktörü Dr. Mark Demitrack “Ya beyni dışarıdan, ilaçsız uyarabilir ve iyileştirebilirsek” diyor.
GE’nin yeni şirketlerinden Current’ın geliştirdiği akıllı LED sokak ışıkları, kullandığı sensörlerle trafikten hava kalitesine, park yerlerinden sokak suçlarına kadar her şeyi izleyerek verileri analiz edilmek üzere buluta aktarmaya başladı. Bilgiler bir gün uygulama geliştiricilerinin de hizmetine sunulabilir. Bu arada San Diego ve Jacksonville sistemi test etmeye başladı bile.
Formula 1 yarışını kazanmak için artık en hızlı araçtan ve en iyi sürücüden fazlası gerekiyor. Takımlar, araçlarındaki yüzlerce sensörle topladıkları verileri analiz ederek, sürücünün optimum yarış stratejilerini almasını sağladı. Bu sistem, fiziksel varlıkların bulut tabanlı simülasyonları olarak tanımlanabilecek “dijital ikiz” fikrinin de temelini oluşturuyor.
Dünya Sağlık Örgütü yılın başında kalp ve kan damarları hastalıklarının diğer hastalıklara göre daha fazla ölüme yol açtığını bildirdi. Yeni bir MRG görüntüleme sistemi, kalbi 7 boyutlu görerek kalpteki gerçek kan akışını hareketli görüntü şeklinde gösteriyor. Sistem, hekimlerin yaralı ya da hasarlı dokuyu sağlıklı kalp kasından ayırt etmesine yardımcı oluyor ve kanın kalpten gerektiği şekilde akıp akmadığını söylüyor. Ufak bir not: Sistem henüz ticari olarak satışa sunulmadı.
FAA, bir GE motorunun içinde kullanılacak 3D yazdırılmış ilk parçayı duyurdu. GE mühendisleri ayrıca minyatür bir jet motorunun tüm parçalarını da 3D yazdırdılar, monte ettiler ve çalıştırdılar. 3D yazdırma gibi gelişmiş imalat teknikleri 2016’da daha da yaygınlaşacak.
Gelgitler mükemmel yenilenebilir enerji kaynakları. Ancak bugüne kadar gelgitlerin gücünden yararlanmamızı sağlayacak teknoloji çok pahalıydı. Neyse ki bu durum artık değişiyor. Fransa ve İngiltere yeni gelgit santralleri inşa etmeye başladı. Gelgitler ayın çekim gücünden kaynaklanıyor. Güneşten ve rüzgârdan elektrik ürettikten sonra, sıra nihayet ay gücüne geldi.
New Horizons uzay aracı geçen yaz nihayet Plüton’a indiğinde, bakir düzlükler ve dik buz dağlarının fotoğraflarını dünyaya gönderdi. Güneş sisteminin en ucundaki cüce gezegenin görüntüleri, yaklaşık 57 kilogramlık bir elektrik santrali sayesinde uzayın baştan sona kat etti. Santral ilk olarak GE’nin uzay işletmesi tarafından geliştirilmişti.
Rhode Island’daki bir şirket Amerika’nın ilk açık deniz rüzgâr çiftliğini inşa etmeye başladı. Çiftlikte dünyanın en büyük açık deniz rüzgâr türbinleri bulunacak. 2016’nın sonunda tamamlandığında, çiftlik toplam 30 megavat elektrik üreterek 17.000 eve enerji sağlayacak.
Stockholm merkezli biyomalzeme şirketi Spiber Technologies, genetik olarak değiştirilmiş bakteriler ve GE protein arıtım teknolojisi kullanarak, örümcek ağı ipeğinde bulunan spidroin proteininden büyük miktarlarda üretti. Spiber’in üretim direktörü Kristina Martinell “İnsan yapımı örümcek ipeği, doku mühendisliği, tanı ve hücre kültürü gibi alanlarda kullanılabilir. Kısacası, bunun kişiye özel tasarlanan bir biyomalzeme olduğunu söyleyebiliriz.” diyor.
Japonya, bildiğimiz gibi inovasyonlarıyla ünlü. Ancak Pasifik’teki birçok ülke gibi, bir yandan da depremlerle ve diğer acımasız doğa olaylarıyla mücadele etmek zorunda. Bu bölgedeki yerel bir şirket ikisinden edindiği tecrübelerle dünyanın ilk “felakete dayanıklı” fabrikalarından birini inşa etti.
GE’nin en son rüzgâr türbini prototipi, tabanından kanat uçlarına kadar 137 metre olan yüksekliğiyle Eiffel Kulesi’nin neredeyse yarısına ulaşıyor ve rotoruna sabitlenmiş büyük gümüş alüminyum döner kubbesiyle dikkat çekiyor. GE Küresel Araştırma Merkezi’nin sürdürülebilir enerji projeleri lideri Mike Bowman, “Adeta yüzüne bir UFO takılmış gibi görünüyor.” diyor. “Ama kubbe rüzgârın geleceği olabilir” Deneyler rüzgâr tüneli verilerini doğrularsa, ecoROTR adı verilen 9.072 kilogramlık kubbe daha büyük ve daha verimli türbinleri mümkün kılabilir. “Bildiğim kadarıyla, dünyada bunun gibi bir şey yok” diyor Bowman. “Bu bütün oyunu değiştirebilir.”
NASA, sesten hızlı ticari uçuşun önündeki engelleri kaldırmaya çabalayan sekiz projeye 2,3 milyon dolar yatırım yaptı. Yeni çalışmalar, yüksek rakım emisyonlarını azaltarak sesten hızlı uçakları daha yeşil yapabilmeyi ve sesten daha hızlı uçan bir uçağın yarattığı şok dalgasından kaynaklanan gürültüyü kesmeyi hedefliyor.
On yıl önce, İnsan Genom Projesi bize genetik kodumuzun ilk modelini vererek tıbbi müdahalelerin her hastanın genetik yapısına göre kişiselleştirilebileceği bir geleceğin kapılarını açtı. Bugün, İnsan Protein Atlası gibi programlar daha derinlere odaklanarak, sadece bedenlerimizi tanımlayan DNA’nın değil, aynı zamanda saat gibi işlememizi (ya da bozulmamızı) sağlayan yapı bloklarının haritasını çıkarıyor. İsveç’in başkenti Stockholm’de KHT Kraliyet Teknoloji Enstitüsü’nden Mathias Uhlén’in liderliğindeki bir bilim insanları ekibi, 17.000 insan proteininin ilk kapsamlı açık kaynak haritasını yayınlayarak, insan vücudunda nerede bulunduklarını ve nasıl çalıştıklarını gösterdi.
GE Küresel Araştırma Merkezi’nin bilim insanları, onarım için çağın ötesinde bir yöntem buldu. Servis gerektiren parçaların üstüne ses hızının dört katı hızla metal tozu üfleniyor. GE Havacılık işletmesinin bir bölümü olan Avio Aero’dan materyal bilimci Gregorio Dimagli, “Ufacık materyal parçaları o kadar hızlı uçuyor ki esas itibarıyla hedefe çarptıklarında eriyerek birleşiyorlar” diyor. “Kaynağın aksine, yapışmaları için ısı uygulamanız gerekmiyor. Bağlanma atom düzeyinde gerçekleşiyor. Bu nedenle çok heyecan verici.”
GE mühendisleri, yazılım güdümlü bir yüksek teknolojili hava üfleci geliştirdiler. Lokomotifin ön aksının önünde yer alan ve yüksek basınçlı havayı yönlendirerek kar, yağmur, kum ve diğer atıkları püskürten sistem, bir lokomotifin çektiği tonajı, dört ekstra Jumbo jet eklendiğinde bile işleyecek kadar artırdı. Böylece demiryollarında daha uzun trenler çalıştırılabilecek ve daha fazla yük daha etkin şekilde taşınabilecek.