“Antik Gizemler” yazı dizimizin önceki bölümlerinde Rönesans’ta bir gezintiye çıkmış, kayıp tabloların Bilgisayarlı Tomografi (BT) yardımıyla çözülmesini okumuştuk. Daha sonra tarihin derinliklerinde biraz daha giderek Antik Mısır mumyalarını inceleyip mumyalanma biçimlerine dair birçok yeni gelişmeye tanık olmuştuk. Yazı dizimizin üçüncü ve son bölümünde ise tarihte biraz daha ileriye giderek 42,000 yaşında bebek mamutu yakından inceleyeceğiz. Keyifli okumalar…
Antik Gizemler yazı dizimizin ikinci bölümüyle karşınızdayız. Geçtiğimiz hafta ünlü bir Rönesans sanatçısının Bilgisayarlı Tomografi (BT) yardımıyla nasıl restore edildiğini incelemiştik. Bu hafta Antik Mısır’da bir yolculuğa çıkıyor, radyologların on binlerce yıldır yatan ünlü mumyaların gizemini nasıl çözeceğini anlatıyoruz. Keyifli okumalar…
Hemen hepimizin bildiği gibi Bilgisayarlı Tomografi (BT), çoğunlukla hastalığı tespit edip tanı koymak ve bilinçli bir şekilde tedaviye karar vermek amacıyla hastaların diyagnostik görüntülemesinde kullanılır. Daha az kişinin bildiği ise; bu modern görüntüleme teknolojisinin bazen geçmişi araştırmak ve antik gizemleri ortaya çıkarmak için de kullanılıyor olması.
Omurilik, beyin ve vücut arasındaki yaşamsal bağlantı ve spinal kanalın kemiksi omurgasının koruduğu kritik bilgilerin geçiş yoludur. Spinal kanal, tümörler iç organlardan kemiklere yayıldığında kemik metastazı oluşumu açısından en yaygın bölgedir. Yapılan tahminler kanser hastalarının en az yüzde 30’unun, en çok da yüzde 70’inin omurgalarına kanser yayıldığına işaret ediyor.
Yapay zekâ çözümleriyle gelişmiş makinelerin onları yaratan bilim insanlarından daha zeki hale gelmesi günümüz bilim dünyasının son zamanlarda en sık konuştuğu konulardan biri. Socrates, Aristoteles ve Albert Einstein gibi ünlü düşünürlere atfedilen “Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir” sözüne burun kıvırırcasına makineler öğrenme yetilerini sınırsızca artırarak “Robotlar bizden zeki olabilir mi?” sorusunu gündeme getiriyor…
GE Sağlık ve CCN Holding bugün, Ankara’da bulunan ve 3711 yatak kapasiteli en son teknolojiyle donatılmış bir tesis olan Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü’nü açtı. Yaklaşık üç yıl süren inşaatın ardından 1,3 milyar dolarlık kampüs; Türkiye’nin bugüne kadarki en büyük kamu-özel iş birliği (PPP) ve şimdiye kadar tek aşamada inşa edilen dünyanın en büyük devlet hastanelerinden biri oldu. Günde 100.000 hastaya bakım hizmeti verme kapasitesine sahip kampüsün, klinik ve klinik olmayan destek hizmetleri de dâhil olmak üzere 12.000’in üzerinde iş olanağı yaratması bekleniyor.
Küresel ölçekte kardiyovasküler hastalıklar (KVH), tüm ölümlerin yüzde 31’ini oluşturuyor. Amerika’da her 40 saniyede ortalama bir kişi bu hastalıktan hayatını kaybediyor. Kardiyovasküler hastalıklar, aldığı hayatların sayısına ilaveten, inanılmaz maliyetlere de neden oluyor. Bu maliyetin, 2030 yılında yaklaşık 1.044 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor.
Kardiyovasküler bakım için hastanelere başvuran hastaların hacmi dikkate alındığında, hastaları tedavi eden doktorların, klinik istatistikler sağlayan ve verimliliği artıran araçlarla desteklenmesi son derece önemli.
Safra Asidi Diyaresi(BAD), Birleşik Krallık’ta yaşayan tahmini bir milyon kişiyi etkiliyor ve özellikle diyareyle ilişkili İritabl Bağırsak Sendromu (IBS-D) hastalarında son derece yaygın görülüyor. Kronik diyare tüm dünyada milyonlarca kişiyi etkileyen bir hastalık olsa da hakkında konuşulması kolay bir konu olmadığından birçok hasta bu belirtiler hakkında konuşamayacak kadar utangaç davrandığı için genelde tanı konulamıyor veya farklı hastalıkların tanısı ile karışıyor. Ancak sorunun doğru anlaşılmasının yaşamı değiştiren sonuçları var.