Çağımızda, teknoloji ve dijital dönüşümün arkasındaki itici güçleri anlamanın, endüstride geleceğin anahtarı olduğu kabul ediliyor. Çünkü bulut tabanlı teknolojiler, endüstriyel nesnelerin interneti, yapay zekâ ve sanal gerçeklikle çığır açan dijital dönüşüm; hız, çeviklik ve verimliliği beraberinde getiriyor.
Omurilik, beyin ve vücut arasındaki yaşamsal bağlantı ve spinal kanalın kemiksi omurgasının koruduğu kritik bilgilerin geçiş yoludur. Spinal kanal, tümörler iç organlardan kemiklere yayıldığında kemik metastazı oluşumu açısından en yaygın bölgedir. Yapılan tahminler kanser hastalarının en az yüzde 30’unun, en çok da yüzde 70’inin omurgalarına kanser yayıldığına işaret ediyor.
Yapay zekâ çözümleriyle gelişmiş makinelerin onları yaratan bilim insanlarından daha zeki hale gelmesi günümüz bilim dünyasının son zamanlarda en sık konuştuğu konulardan biri. Socrates, Aristoteles ve Albert Einstein gibi ünlü düşünürlere atfedilen “Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir” sözüne burun kıvırırcasına makineler öğrenme yetilerini sınırsızca artırarak “Robotlar bizden zeki olabilir mi?” sorusunu gündeme getiriyor…
Yazımızın geçtiğimiz hafta yayımlanan ilk bölümünde; otomotiv, sağlık, gıda gibi ana endüstrilere direkt etki etmeyi başarmış katmanlı imalatın, bu endüstrilerdeki rolünden ve potansiyelinden bahsetmiştik. Kuşku yok ki her dev endüstri kendi içinde binlerce ayrı sanatsal detayı barındırıyor. Peki gerçek bir sanatçının eline katmanlı üretim gibi sınırları olmayan sihirli bir fırça geçtiği zaman ortaya nasıl eserler çıkabilir?
GE Sağlık ve CCN Holding bugün, Ankara’da bulunan ve 3711 yatak kapasiteli en son teknolojiyle donatılmış bir tesis olan Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü’nü açtı. Yaklaşık üç yıl süren inşaatın ardından 1,3 milyar dolarlık kampüs; Türkiye’nin bugüne kadarki en büyük kamu-özel iş birliği (PPP) ve şimdiye kadar tek aşamada inşa edilen dünyanın en büyük devlet hastanelerinden biri oldu. Günde 100.000 hastaya bakım hizmeti verme kapasitesine sahip kampüsün, klinik ve klinik olmayan destek hizmetleri de dâhil olmak üzere 12.000’in üzerinde iş olanağı yaratması bekleniyor.
Küresel ölçekte kardiyovasküler hastalıklar (KVH), tüm ölümlerin yüzde 31’ini oluşturuyor. Amerika’da her 40 saniyede ortalama bir kişi bu hastalıktan hayatını kaybediyor. Kardiyovasküler hastalıklar, aldığı hayatların sayısına ilaveten, inanılmaz maliyetlere de neden oluyor. Bu maliyetin, 2030 yılında yaklaşık 1.044 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor.
Kardiyovasküler bakım için hastanelere başvuran hastaların hacmi dikkate alındığında, hastaları tedavi eden doktorların, klinik istatistikler sağlayan ve verimliliği artıran araçlarla desteklenmesi son derece önemli.
Uçağa binmeden önce yolcular, daha doğrusu hepimiz; telefonlarımızı bilet göstermek, acil e-posta göndermek ve hatta yolculuk boyunca izleyeceğimiz bir filmi indirmek gibi çeşitli amaçlarla kullanıyoruz. Aslında tüm bu dijital teknolojilere hayatımızı kolaylaştırmak ve hızlandırabilmek, bazen de eğlenmek için başvuruyoruz.
Katmanlı imalat birçok endüstrinin iş yapış şekillerini kökten değiştireceğe benziyor. Katmanlı imalat, özellikle havacılık ve uzay alanında geleneksel imalat süreçleriyle yapılması mümkün olmayan karmaşık geometrik parçaların yapımına olanak sağlıyor. Bu sayede parça daha dayanıklı ve hafif hâle gelirken, malzemenin yoğunluğu ve sertliği derecelendirilebiliyor. Akla gelebilecek her alanda bu sistemi kullanmak mümkün.
Almanya’nın yeni devasa açık deniz rüzgâr santrali Merkur’un muhteşem bir manzarası var. Bu santral aynı zamanda, GE Yenilenebilir Enerji’nin Şebeke Çözümleri iş kolu ile birleşme kararının neden çok büyük bir anlam ifade ettiğini gösteren harika bir örnek. Kuzey Denizi’nde kurulumu yapılan bu santralde GE tarafından üretilen 66 devasa Haliade rüzgâr türbini bulunuyor. Bu yıl santral devreye alındığında 396 megavat üretme kapasitesine sahip olacak. Bu da 500.000 haneye enerji tedarik etmek için yeterli bir güç.